Klasik Eğitime Alternatifler: Evden Eğitim ve Okulsuzlaşma Eleştirisi

Pandeminin hepimizi evlere hapsettiği şu günlerde “uzaktan eğitim (distance education)” çocuklu ailelerin en önemli gündem konularından biri… Bu süreçte uzaktan eğitimi tecrübe etmiş bir ebeveyn olarak, uzaktan eğitimin olumlu olduğu kadar aksayan yönleri olduğunu daha önce yazmıştım. Özetle vermek gerekirse, uzaktan eğitimin bence en zor yönü çocuklarda özdisiplini ve zaman yönetimini sağlamak. Oyuncaklar, televizyon, tablet, oyun konsolları gibi dikkat dağıtıcı pek çok unsurun bulunduğu ev ortamında çocukların günde 6-8 saat ilgiyle ekrana bakıyor olmasını ummak biraz hayalcilik gibi gözüküyor. Günde 6 saat uzaktan eğitim aldıktan sonra ekranda bir de ev ödevlerini yapıyor olmak çocuklara cazip gelmiyor. Elbette eğitimde fırsat eşitsizliğinin yoğun olarak yaşandığı ülkemizde teknik yetersizlikler yüzünden uzaktan eğitimin aksaması konusunu da hiç unutmuyoruz. Hal böyle olunca alternatif eğitim arayışları medyada yeniden gündeme gelmeye başladı. “evden eğitim” (homeschooling) ve hatta “okulsuzlaşma” (unschooling) dile getirilen eğitim yöntemleri arasında.
Yazılarını her zaman severek takip ettiğim, Türkiye’nin düşünen ve sorgulayan kadınlarından Blogcu Anne Elif geçenlerde Tam Fişi Çekecekken başlıklı bir yazı yazmış. Yazıyı ilgiyle okudum. Elif, uzaktan eğitim sürecinin kafamızda oluşturduğu pek çok soruyu çok güzel dile getirmiş ve klasik eğitime bir alternatif olarak “okulsuzlaşma” (unschooling) ya da “özyönetimli eğitim”i tartışmaya açmış.
Elif’in yazısını okurken bazı notlar aldım. Değişik kaynaklardan araştırma yaptım ve düşüncelerimi toparladım. Peki nedir bu “Evden eğitim” (homeschooling) ve “okulsuzlaşma”. Faydaları ve dezavantajları nelerdir? Evden eğitim ve okulsuzlaşma çocuklar için gerçekten geçerli bir eğitim seçeneği olabilirler mi? Bu soruların hepsini bu yazımda yanıtlayacağım.
Evden Eğitim
Evden eğitim (homeschooling) çocukların evde veya okul dışında çeşitli yerlerde eğitimidir. (1) Okullara göre daha az resmi ve çocuğa göre kişiselleştirilmiş bir eğitim sunan evden eğitim genellikle bir ebeveyn ya da yüzyüze veya çevrimiçi bir öğretmen tarafından yürütülür. Dünyanın pek çok ülkesinde yasak olan evden eğitimin yasal olarak uygulandığı Amerika’da 2,500,000, Rusya’da 50,000-100,000, Kanada’da 60,000, İngiltere’de 20,000–100,000 ve Güney Afrika’da 30,000-100,000 arasında öğrenci bulunmaktadır. (2)
Okulsuzlaşma
İlk kez 70’li yıllarda eğitimci John Holt tarafından gündeme getirilen “okulsuzlaşma” (unschooling) ise eğitimin öğrenci tarafından seçilen aktiviteler yoluyla yapılmasını savunan bir öğrenme tekniği. (3) Bu yöntemde okula gitmeyen öğrenciler oyun oynama, ev sorumlulukları alma, kişisel ilgi alanları ve merak ettiği konulara yönelme, staj yapma, işe girerek deneyim kazanma, seyahat, kitap okuma, seçmeli dersler alma, aile bireyleri, akıl hocaları ya da sosyal gruplarla etkileşim gibi doğal yaşam deneyimleriyle eğitim alır/öğrenirler.
Evden Eğitim ve Okulsuzlaşmanın Avantajları
Evden eğitim ve okulsuzlaşmanın en büyük avantajları şu şekilde:
Eğitimin Kapsamı: Evden eğitim ve okulsuzlaşmanın en büyük avantajlarından biri şüphesiz ki eğitimi çocuğun ihtiyaçları yönünde düzenleyebilmek. Çocuğunuz matematikte sorun mu yaşıyor? Evden eğitimin saatlerini matematiğe ağırlık verecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Çocuğunuzun resime yatkın olduğunu mu gördünüz? Daha çok resim yaparak değişik teknikleri beraberce keşfedebilirsiniz. Böylece çocuğunuz dayatılma bir eğitim sistemine göre değil, kendi meraklarına göre, ona uyan bir öğrenme hızıyla ilerleyebilir ve eksik olduğu konular atlanmadığı ve üzerinde yeterince durulduğu için başarı artabilir.
Zaman: Evden eğitim ve okulsuzlaşma zaman açısından ailelere daha büyük bir esneklik verebilir. Ailenin gün içinde gelişen ihtiyaçlarına, sağlık durumuna, seyahat durumuna göre eğitim saatleri ayarlanabilir, ertelenebilir. Örneğin doktor randevuleri, alışveriş gibi işler daha rahat yapılabilir.
Verimlilik: Klasik eğitim sistemine kıyasla evden eğitim ve okulsuzlaşma kimi durumlarda daha verimli bir çalışma ortamı sunabilir. Evde tek başına eğitim gören çocuk, başka çocukların ve okul ortamının dikkat dağıtıcı unsurlarından uzak olduğu için öğreneceği konulara daha iyi odaklanabilir. Klasik eğitim sisteminde çocuğu okuldan uzaklaştıran sorunlardan biri olan akran zorbalığından çocuk korunabilir.
Sosyal Etkileşim: Evden eğitim sisteminin benimsendiği ülkelerde çocuğun sosyal ve bedensel gelişimi için ev dışı spor aktiviteleri, sanat aktiviteleri, kurumlardan alınan bazı dersler hala uygulanabilmektedir. Evden eğitim ve okulsuzlaşma sisteminde çocuk ders saatleri dışında hala akranlarıyla sokakta ya da evde oynayabilir. Bu da sosyal etkileşimi sağlayabilir. Evden eğitimi veren kişi ebeveynse, aile ilişkileri dışında eğitim alanında da çocukla oldukça büyük bir zaman geçirildiği için ebeveynin çocukla arasında özel bir bağ kurulur.
Seçme ve Değerlendirme Özgürlüğü: Okulsuzluğun önde gelen savunucularından Peter Gray çocukların doğal olarak öğrenme konusunda meraklı olduğunu söylüyor ve “Çocuğunuzun eğitim içgüdülerine güvenin” diyor. Çocuğun merakına ve ilgilerine göre şekillenen okulsuzlaşma akımı ve müfredat açısından devlete bağlı olmakla beraber çocuğun ilgi ve yeteneklerine göre çalışma düzeninin belirlendiği evden eğitim çocuğa dilediği konuya eğilme ve dilediği şekilde öğrenme anlamında bir özgürlük verebilir.
Evden Eğitim ve Okulsuzlaşmanın Eleştirisi
Evden eğitim ve okulsuzlaşmanın eleştirisiyse şu yönde:
Eğitmenin Yetkinliği: Dünyaya boş bir defter gibi gelen insanlar, zaman içinde yaşlarına uygun eğitimleri alarak yaşam boyu kullanacakları mesleki, insani ve ahlaki becerileri kazanır. Çocuğun herhangi bir yönlendirme olmadığı sürece kendi başına öğrenecekleri ailesinden ve yakın çevresinden gözlemledikleriyle sınırlanır. Ailede çocuğa eğitimi verecek ebeveynler eğitimli, kültürlü ve farklılıklara saygılıysa ne ala… Ama ailenin bunların hiçbiri olmadığı bir durumda (ki günümüzde sandığımızdan fazla yaygın bu durum) o ortamda yetişen bir çocuğun ailesinin seçimiyle ya da kendi seçimiyle yapacağı eğitim sizce nasıl olacaktır? Her ebeveynin her bir yaşta öğrenilecek konulara hakim olacak, konuları çocuğa kavratma için bir yöntem bulacak (belki bir sunum ya da hayatın içinden gelen bir aktivite), gerekirse konuları pekiştirmek için çalışma aktivitesi (ödev) yaratacak, çocuğun gelişimi için okula rapor verecek (eğer evden eğitim yapılıyorsa) yetkinliği var mı?
Okul, her ne kadar tüm açılardan ideal olmasa da, çocuğa genel bir kültür, bir temel vermekte, dünyadaki çeşitlilik açısından gözlerini açmaktadır.
Bunun ötesinde, ülkemiz gibi gelişmekte olan, ekonomik sıkıntıların yoğun yaşandığı ülkelerde ebeveynlerin her ikisinin çalıştığı durumda evden eğitimi verecek eğitmenler ya da okulsuzlaşma süresince akıl hocalığı yapacak olanlar sizce kim olacaktır? Amerika’da evden eğitim veren aileler konusunda 2016 senesinde yapılan araştırmaya göre (4) evden eğitimi veren ailelerde evden eğitimi tercih etme sebebinin %77 oranında ahlaki eğitim vermek ve %64 oranla dini eğitim vermektir.
Bu arada, Amerika’da evden eğitim alan çocukların %15’inin de fiziksel ya da zihinsel engelli olduğuna da dikkat çekmekte fayda var. (4) Normal gelişim gösteren bir çocuğun bile eğitimi zorlu bir süreçken çeşitli engellerle hayatına devam eden çocukların evde eğitiminde ailelerin başarılı olabilmesi için özel eğitim konusunda yetkin olan eğitimcilere güvenmeleri ve evde eğitim uygulasalar bile klasik sistemdeki eğitimcilerden, bilimsel yöntem ve araçlardan destek almaları gerektiği açık.
Eğitimin Kapsamı: Konusunda yetkin bir öğretmen tarafından, pedagojik esaslara göre verilen eğitimin, anne/baba tarafından evde verilen eğitime ya da eğitimin çocuğun isteklerine bırakıldığı deneysel bir eğitime göre çok daha verimli olacağını düşünüyorum. Elbette çocuklarının eğitimini aynen bir iş gibi hayatlarının merkezine almak isteyen, bunu yapacak kadar zamanı ve donanımı olan ebeveynler ya da parlak zekalı, ilgi alanlarına göre kendine disiplinli bir çalışma programı çıkaracak ve her gün kendi kendine düzenli olarak çalışarak eğitim anlamındaki hedeflerine ulaşacak bazı çocuklar olacaktır. Ancak bütün ailelerin/çocukların kendi başına, modern dünyanın ihtiyaçlarını göz önüne alarak matematik, dil bilgisi, sosyal bilimler, fen bilimleri, sanat, spor gibi farklı alanların hepsini (azar azar da olsa) öğrenebileceğini düşünmek çok gerçekçi gelmiyor.
Zaman: Modern yaşamda, anne ve babanın çalıştığı bir ortamda evden eğitimi verecek ya da okulsuzlaşma sürecinde çocuğu yönlendirecek kişi kim olacak? Evden eğitimi dünya üzerinde en çok uygulayan Amerika istatistiklerine göre ailelerin %50’sı eğitime her hafta 49 saat ayırıyor. Hafta içi her gün eğitim yapıldığı düşünülse bu günde 9,8 saat demek. (4) Hangi çalışan ebeveynin böyle bir zamanı var? Ebeveynlerden birinin eğitimle ilgilenmesi hanede zorunlu bir gelir kaybına yol açmayacak mı? Evden eğitime yaygın olarak geçilmesi durumunda öğretmenlik sorumluluğunun yine ağırlıklı olarak annelere kalacağını düşünüyorum. Ülkemiz gibi ataerkil toplumlarda bu sorumluluk kadınların çalışma hayatından zoraki uzaklaştırılması için bir bahane daha yaratmaktan ve aile idaresiyle ilgili mevcut sorumluluklarına bir yenisini daha eklemekten başka bir işe yaramayacak. Ya da eğitimi baba bile verse günlük olarak yemek yapan, evi temizleyen, alışverişe çıkan, belki de birden fazla çocuğu olan bir ebeveyni düşünün. Çocuklarının kiminin bebek ya da farklı yaşlarda olduğunu düşünün. Haftada 5 gün diğer işlerin yanısıra, 6-8 saat, farklı sınıflara giden çocukların eğitimi ile ilgilenmek bir ebeveyne nasıl bir yük getirir? Kişinin bedensel ve zihinsel yorgunluğu oluşmaz mı? Her geçen gün birgün önceden kalan yorgunlukla eğitime başlayan ebeveyn sabırlı olabilir mi? Öğretmenlik profesyonellik gerektiren maaşlı bir iş olduğuna göre ebeveynlerin yüzde kaçı günlük sorumluluklarının üzerine bu işi yapmaya gönülldür?
Sosyal Etkileşim: Okul akademik bilgi edinmenin yanısıra sosyal etkileşim, toplum kurallarını öğrenmek, disiplinli çalışmak, başkalarının düşüncelerine saygı göstermek, kendisinden farklı düşünceler ve yaşam tarzları olabileceğini öğrenmek, düşüncelerini sistematik bir şekilde sunabilmek ve savunabilmek gibi pek çok beceri kazandırır. Okulda akran zorbalığı aktif olarak mücadele ettiğimiz ve benim yazdığım bir konu olmakla beraber çocukları ev ortamında bir fanusta yetiştirerek akran zorbalığından koruyabileceğimizi ummak ne derece gerçekçi?
Motivasyon: Eğitim doğası gereği çabalama, düzen, zorlanma ve çözüm içerir. Çoğu çocuk ve gencin bu süreci tek başına yönetecek isteği, bilgisi ve yeterliliği yoktur. “Okul çocuklardaki merakı öldürüyor, ezberciliği teşvik ediyor” ilk duyuşta kulağa ne kadar doğru gelse de bunu kabul etmek zorunda değiliz. Bunu aşmak için yöntemler var. Çocuk -adı üstünde- olgunlaşmamış bir bireyi temsil eder ve eğitim dahil olmak üzere hayatın pek çok alanında motivasyona ve yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Elbette ailelere çocukların yeteneklerini, ilgi alanlarını göz ardı etmeden, çocuğun doğal meraklarını körletmeden yönlendirme sorumluğu düşer.
Seçme ve Değerlendirme Özgürlüğü: Klasik eğitim sistemi kişiye akademik ve sosyal anlamda belli bir temeli verir. Ancak kişileri ilgi alanlarına göre yönelimler yapmak konusunda serbest bırakır. Yuvadan lise sona kadar olan süreç, ilgi alanlarının belirlenmesi, o alanlarda giderek artan bir bilgi edinilmesi ve nihayetinde üniversite ile birlikte meslek seçimi yapılarak hayat boyu severek yapılacak iş edinilmesi için bir fırsattır. Aile eğitimden alınacakları sadece bir sınav puanı ya da karne notları olarak görüyorsa, mesleği sadece para kazanma aracı olarak görüyorsa orada zaten bir bozukluk vardır. Ancak aile eğimin sisteminin eksiklerini görüyor, bunu çocuğa uygun bir şekilde dile getiriyor, eğitimin olumlu yönlerini değerlendiriyor ve eksikleri beraberce tamamlıyorlarsa eğitim sisteminin kurbanı olmazlar. Klasik eğitim sisteminden de, devlet okullarından da mesleğini seven, merak duygusunu kaybetmemiş, farklılıkları kucaklayan, düşünen ve sorgulayan insanlar çıkabilir.
Klasik eğitim sisteminin ezberci yaklaşımı elbette yanlıştır. Ancak klasik eğitim sistemi içinde de yeni konuları öğrencilere merak uyandırıcı, sorgulayıcı ve katılım sağlayıcı şekilde öğreten pek çok okul ve öğretmen var. Amacımız böyle kişi ve kurumları desteklemek olmalıdır.
Sonuç
Bir kurumun beklenen performansı göstermiyor olması kurumu ortadan kaldırmayı mı gerektirir? Mesela sağlık sistemimiz iyi işlemiyor diye hastaneleri kaldırmak, herkesin evde kendi doktoru olmasını beklemek gerçekçi mi? Bir açıdan bakıldığında herkesin sağlık konusunda aşağı yukarı bir fikri, anonim kaynaklardan öğrendiği ev yapımı reçeteleri var. Belki sağlık sistemiyle eğitim sistemini karşılaştırmanın mantıklı olmadığını söyleyecek olanlar çıkacaktır. Ben de diyorum ki “Sağlıklı bir eğitim neden bedensel sağlıktan daha az önemli olsun?” Bedensel sağlığımızı korumak için nasıl bilimsel yöntemlerle çalışan hastanelere güveniyorsak, eğitimin sağlıklı olması için de eğitimin bu işi profesyonel olarak yapmak üzere eğitim almış kişilere bırakılması, konunun uzmanı eğitimciler tarafından çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun olarak tasarlanmış bir eğitim müfredatı uygulamanın önemi bence açık.
Gerektiğinde çok haklı olarak eleştirdiğimiz eğitim sistemi çocuklara sadece hayatın pek çok alanında kullanılan matematik ve dil bilgisi gibi akademik bilgiler değil, hayat boyu uygulayacakları sosyal beceriler kazandırıyor. Adı üzerinde: eğitim ve öğretim. Dünya üzerinde pek çok değişik kültür ve sosyal çevreden gelen insanlara bir masanın çevresinde oturup sohbet edecek kadar bir genel kültür ve medeniyeti öğretiyor.
Bu demek değil ki eğitim sistemi mükemmel ve eğitimle ilgili rahatsız olduğumuz konuları dile getirmeyelim. Pratikte eğitim sistemini eleştirmek ve daha iyiye gitmesi için çaba göstermek sanırım daha zahmetli (kimi zaman da çıkmaz) bir yol gibi gözüküyor. Bu nedenle aileler hayal kırıklığına uğruyor, öfkeleniyor, yılıyor ve sisteme inancını kaybediyor. Belirsizliğin olduğu, ihtiyaçların karşılanmadığı ortamda da evden eğitim ve okulsuzlaşma gibi zararları bana göre faydalarından büyük alternatifler ortaya çıkıyor. Resmi eğitimi ortadan kaldırmak ve evden eğitim ya da okulsuzluk gibi öneriler getirmek yerine, sporu, sanatı, bilimi destekleyen, hayatın içindeki farklılıkları ve farklı gelişim gösteren bireyleri kucaklayan, düşünmeye ve sorgulamaya yönlendiren bir sisteme evrilmesi yönünde çaba göstermek daha mantıklı geliyor.

Kaynaklar
1) Evden eğitim https://en.wikipedia.org/wiki/Homeschooling
2) Evden eğitim istatistikleri https://en.wikipedia.org/wiki/Homeschooling_international_status_and_statistics
3) Okulsuzlaşma https://en.wikipedia.org/wiki/Unschooling
4) National Center for Education Statistics https://nces.ed.gov/pubs2020/2020001.pdf

Leave a Comment

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir